
COP28’de Önemli Kararlar: Tarihî Zirvede Neler Yaşandı?
30 Kasım’da başlayan 28. Taraflar Konferansı yani COP28, iklim kriziyle mücadelenin gelecek yıl izlenecek yol haritasını belirledi. Dubai’de gerçekleşen ve 1 gün uzayarak 13 Kasım’a kadar süren görüşmeler sonucunda dünyanın geleceğine yönelik tarihî kararlar alındı. Şimdi gelin geleceğimiz için büyük öneme sahip COP28’de neler yaşandı birlikte bakalım.
Tarihi fosil yakıt anlaşması onaylandı
COP28 zirvesinde en çok tartışılan konu, fosil yakıt kullanımının aşamalı olarak sonlandırılması oldu. Hazırlanan taslak metinde fosil yakıt kullanımının sonlandırılmasından ziyade azaltılmasına değinilince delegelerden itirazlar geldi.
Avrupa Birliği delegeleri metne tepki gösterirken, fosil yakıt kullanımının aşamalı olarak sonlandırılması ve gelişmekte olan ülkelerde yeni temiz teknolojiye yatırım fırsatlarının kademeli olarak artırılması konularında eksiklerin olduğunu vurguladılar.
Pek çok kez değişikliğe uğrayan karar metni, “Enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve eşitlikçi bir şekilde uzaklaşılması, 2050 yılına kadar bilime uygun olarak net sıfıra ulaşılması için bu kritik on yılda eylemlerin hızlandırılması” kararıyla sonuçlandı.
Kayıp ve Zarar Fonu’nda anlaşma sağlandı
COP27’de oluşturulması planlanan ancak hayata geçirilemeyen Kayıp ve Zarar Fonu’nun faaliyete geçirilmesi kararlaştırıldı. Kararın hızla alınmasının ardından COP28’e başkanlık yapan Sultan al-Jaber, ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri’nin fona 100 milyon dolar taahhüt edeceğini açıkladı. Almanya da fona 100 milyon dolarlık bir taahhütte bulundu. Ayrıca ABD ve Japonya da fona katkıda bulunacaklarını açıkladı.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres de X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı açıklamayla Kayıp ve Zarar Fonu’nun faaliyete geçirilmesi kararını memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Nitekim ilkim değişikliğinin etkileriyle giderek artan aşırı hava olaylarından etkilenen gelişmekte olan ülkeler, ortaya çıkan yıkımın maliyetiyle başa çıkabilmek adına uzun süredir Kayıp ve Zarar Fonu’nu talep ediyordu. Bu ülkelerin içinde yer alan Türkiye de kararı desteklediğini ve iklim krizinin ortaya çıkardığı maliyetlerin karşılanabilmesi adına Fon’dan faydalanmayı beklediğini açıkladı.
Yenilenebilir enerji kapasitesi üç kat artırılacak
COP28’de liderler, 1,5 derece hedefine ulaşabilmeyi mümkün kılan bir enerji sistemine geçilmesinde kararlılıklarını yinelediler. Zira dünyanın küresel ısınmayı 1,5 derecede tutma yolundan saptığı değerlendiriliyor. Bu nedenle emisyonların azalmasına yönelik yeni taahhütlere ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Öte yandan artan enerji ihtiyacına yanıt verecek adil bir enerji geçişinin kritik öneme sahip olduğunun da altı çizildi.
Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma girişiminde yer alan 118 ülke, dünyanın enerji üretiminde fosil yakıtların payını azaltmak adına fikir birliğine vardı. Ülkeler, yenilenebilir enerji kapasitesini 2030’a kadar üç katına, enerji verimliliğinin ilerleme hızını ise iki katına çıkarma sözü verdi. Taahhüdü imzalayan ülkeler arasında Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Brezilya, Japonya, İngiltere, Meksika, Almanya, Fransa ve İspanya yer alıyor. Türkiye ise Çin ve Hindistan gibi ülkelerle birlikte bu taahhüdü imzalamadı. Öte yandan yenilenebilir enerjinin üç katına çıkarılması, 2050’ye kadar fosil yakıtların enerji sisteminden çıkarılmasını destekleyeceği belirtildi.
İklim finansmanı taahhütleri artıyor
COP28, iklim finansmanı konusunda önemli gelişmelere sahne oldu. Birleşik Arap Emirlikleri’nin ev sahipliğinde gerçekleşen zirvede taahhüt edilen miktarlar umut verici bir artış gösterdi. İklim finansmanı için verilen taahhütler şu şekilde:
Ev sahibi BAE, dünya genelinde iklim dostu projelere yatırım yapmak üzere 30 milyar dolar taahhüt etti. Ayrıca BAE bankaları da yeşil finansman için yaklaşık 300 bin dolar sağlama sözü verdi.
Dünya Bankası, iklim finansmanını toplam kredilerin yüzde 45’ine çıkarmayı hedeflediğini açıkladı. Bezos Dünya Fonu’nun da aralarında yer aldığı bazı bağışçılar da Dünya Bankası ile iş birliğine giderek 11 milyar dolarlık taahhütte bulundu.
Latin Amerika ve Karayipler Kalkınma Bankası (CAF), Latin Amerika’da iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında 2030’a kadar yıllık 2 milyar doların üzerinde yatırım yapacağını duyurdu.
Asya Kalkınma Bankası (ADB), 2024 ile 2029 yılları arasında Filipinler’de 10 milyar dolarlık iklim yatırımı yapacağını açıkladı.
Net sıfır hedefi nükleer enerjiyle mümkün mü?
Küresel petrol üretiminin yarısına yakınını temsil eden 50 şirket, Petrol ve Gaz Karbonsuzlaştırma Tüzüğü'nü (OGDC) imzaladı. Bu, metan emisyonlarını sıfırlanması, rutin alev yakmanın 2030'a kadar sona erdirilmesi ve en geç 2050'ye kadar toplam net sıfıra ulaşma anlamına geliyor.
Öte yandan net sıfır hedefine ulaşabilmek adına nükleer enerjinin kilit rol oynadığına vurgu yapan ABD’nin öncülüğünde “Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu” imzalandı. Buna göre imzacı ülkeler 2050’ye kadar mevcut nükleer enerji kapasitelerini üç katına çıkarmayı taahhüt ediyor. Bildiriyi imzalayan ülkeler; Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Gana, Macaristan, Japonya, Güney Kore, Moldova, Moğolistan, Fas, Hollanda, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, İsveç ve Ukrayna oldu.
İklim, doğa ve insanlara yönelik ortak bildiri imzalandı
İklim değişikliğinin büyüyen ve öngörülen etkilerinin biyolojik çeşitliliği ve insanların yaşamını ciddi biçimde tehdit etmesine karşın katılımcı ülkeler ortak bir bildiriye imza attı. Bildiri kapsamında her bölgenin yerel iklim, biyolojik çeşitlilik ve arazi restorasyonu için birlikte hareket edilmesi, iklim finansmanlarının eşit, adil ve ulaşılabilir bir biçimde kullanılması yönünde kararlar yer aldı.
Paris Anlaşması hedeflerine doğru önemli ilerleme kaydedildi
Zirvede alınan fosil yakıtların aşamalı olarak sonlandırılması kararı, Paris Anlaşması hedeflerine yönelik önemli bir ilerleme olarak görülüyor. Zira fosil yakıtlar ilk kez bu kadar net bir şekilde ele alınmış oldu. Öte yandan gıdanın sürdürülebilirliği kapsamında alınan kararlar da Paris Anlaşması hedefleri için olumlu hamlelerden biri.
Küresel iklim fonlarına katkılar artıyor
İklim finansmanının büyük önem taşıdığı COP28 zirvesinde küresel iklim fonlarına büyük destek sağlandı. Yeşil İklim Fonu, 31 ülkeden gelen toplam 12,8 milyar dolarlık taahhüt miktarına ulaştı. Az Gelişmiş Ülkeler Fonu ve Özel İklim Değişikliği Fonu’na toplam 174 milyon doları aşan yeni taahhütler açıklandı. Uyum Fonu da 188 milyon dolarlık yeni taahhütler aldı.
Karbon piyasaları için “Kirleten ödesin!” çağrısı
COP28’de küresel karbon piyasaları için sağlam bir çerçeve oluşturmayı hedefleyerek raporlama ve uluslararası karbon ticaretine ilişkin çalışmalar devam etti. Bu noktada küresel ısınmanın 1,5 derecede tutulabilmesi ve emisyonların azaltılabilmesi için emisyonların fiyatlandırılması gerekliliği üzerine konuşuldu.
Cinsiyete duyarlı adil geçiş ihtiyacı
Zirvede alınan fosil yakıtlara bağımlılığın adil, düzenli ve hakkaniyetli bir şekilde azaltılması çağrısının, tüm ülkelerin ve toplulukların ihtiyaçlarını dikkate alan bir geçişle mümkün olduğu vurgusu ön planda yer aldı. Ayrıca sağlanacak geçişlerin ve desteklerin cinsiyete duyarlı, kadınları ve kız çocuklarını da kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerekliliğinin altı çizildi.
Küresel Stok Değerlendirmesi açıklandı
COP27’de gündeme gelen, veri toplama ve değerlendirme fazları tamamlanan küresel stok değerlendirmesi, 1-2 Aralık tarihlerinde gerçekleşti. 29 devlet başkanı, 21 bakan, 10 üst düzey yetkili ve sivil toplum kuruluşları oturumlarda yer aldı. Küresel stok değerlendirmesi ile iklim değişikliyle mücadele sürecinde kaydedilen ilerlemeyi ve daha fazlası için neler yapılabileceği ele alındı.
Dünyanın iklim değişikliği nedeniyle benzeri görülmemiş bir sorunla karşı karşıya olduğunu vurgulayan liderler, küresel stok değerlendirmesinin iklim eylemi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi için bir fırsat olduğunun altını çizdiler. İklim eylemine yönelik çözümlerin tüm toplumu kapsayan, dönüştürücü ve yoksulluğun ortadan kaldırılması çabalarıyla uyumlu olması gerektiğini vurguladılar. Öte yandan politikaları cinsiyete duyarlı hâle getirmenin, tüm ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının değerini öne çıkardılar.
Sürdürülebilir Tarım Bildirgesi imzalandı
COP28’e ev sahipliği yapan Birleşik Arap Emirlikleri, iklim değişikliğinin getirdiği zorunluluklara yanıt verebilmek için tarım ve gıda sistemlerinin uyarlanması ve dönüştürülmesi çağrısında bulundu. Bu kapsamda hazırladıkları “Sürdürülebilir Tarım, Dayanıklı Gıda Sistemleri ve İklim Eylemi Bildirgesi”, 130’dan fazla ülke tarafından imzalandı. Gıda güvenliğinin sağlanması, iklim değişikliğinden olumsuz etkilenen gıda ve tarım sistemlerinde çalışan işçilerin desteklenmesi gibi bir dizi kararı içeren bildirge ile imzacı ülkelerin söylemlerini uygulama planlarına dönüştürmeleri bekleniyor.
Türkiye, COP28’de sekiz girişime imza attı
Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde çalışan İklim Değişikliği Başkanlığı sekiz girişime katıldığını duyurdu. Bu girişimler; İklim Kulübü, Kritik Ham Maddeler Kulübü, Dayanıklı Gıda Sistemleri, Sürdürülebilir Tarım ve İklim Eylemine ilişkin Emirlik Deklarasyonu, Buzul Dostları Grubu, Çimentoda Atılım, İklim İçin Mangrov İttifakı, COP28'de Eğitim ve İklim Değişikliği Ortak Gündemi Bildirgesi, İklim ve Sağlık Deklarasyonu ve İklim Eylemi İçin Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu (CHAMP).
Türkiye pavilyonunda “You Better Notice” belgeselinin lansmanı yapıldı
SOCAR Türkiye olarak biz de COP28’de yer aldık. Ana destekçisi olduğumuz “You Better Notice” Türkçesiyle “Sen de Fark Et” belgeselinin tanıtımı 4 Aralık’ta gerçekleştirildi. Engin Altan Düzyatan’ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği belgesel, küresel çapta plastik ve mikroplastik kirliliği sorununa dikkat çekiyor. Üç bölümden oluşan “You Better Notice”, Tayland, Malezya, Filipinler, Japonya, İngiltere ve Türkiye'de gerçekleştirilen çekimlerle plastik atıkların dünyamızı nasıl tehdit ettiğini gözler önüne seriyor. Daha temiz bir geleceğe adım atılmasının gerekliliğini vurgulayan belgeselde “azalt, yeniden kullan, geri dönüştür” ilkesi öne çıkıyor.
Lansmanın ardından düzenlenen panelde SOCAR Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı Mikayil Yusifov, SOCAR Türkiye Arge ve İnovasyon Genel Müdürü Bilal Guliyev ve SOCAR Türkiye Kurumsal Strateji Grup Direktörü Sultan Garayev konuşmacı olarak bulundu. Ayrıca İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Ebru Dildar Edin de konuşmacılar arasında yer aldı.
SOCAR Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı Mikayil Yusifov konuşmasında, enerji sektöründe öncü şirketlerden biri olarak tüm iş süreçlerimizde sürdürülebilirliği gözeterek insana, topluma ve çevreye fayda sunma çabamızdan bahsetti. SOCAR Türkiye stratejisinin ayrılmaz bir parçası olan Değer Yaratma Modeli’ne değinen Yusifov; yatırım yaptığımız kaynakları hissedarlarımız, müşterilerimiz, çalışanlarımız ve toplum için sürdürülebilir bir değer yaratmak üzere ele aldığımızı, yaratılan değerin bütünsel bir bakış açısıyla tüm paydaşlarımıza olan katkısını artırmak için çalıştığımızı anlattı.
Konuşmasının devamında sürdürülebilirlik yolculuğunda üst yönetimin rolünü değerlendiren Mikayil Yusifov, SOCAR Türkiye Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik Komitesi’ni örnek gösterdi. Komitenin sürdürülebilir uygulamalara odaklanıp bu alandaki politika ve uygulamaların hayata geçirilmesini denetleyerek şirketin sürdürülebilirlik performansını artırmayı amaçladığını ifade etti.
Çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik çalışmalarımızdan da bahseden Yusifov, karbonsuzlaşma yolculuğumuzda karbon emisyonlarımızı 2035 yılına kadar %40 azaltma ve 2050 yılı itibarıyla net sıfır hedefimize ulaşmak üzere çalıştığımızı aktardı. Ayrıca Değer Benim Platformu ile aralıksız olarak sürdürdüğümüz enerji verimliliği ve dijitalleşme odaklı çalışmalarımız, biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik çalışmalarımız, kimyasal ve mekanik geri dönüşüm projelerimiz, LCA çalışmalarımız ve endüstriyel sürdürülebilirliği destekleyen ISCC Sertifikamıza da değindi.
Öte yandan sosyal sürdürülebilirlik çalışmalarımız içerisinde Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Politikamızdan, İş’te Eşit Kadın Sertifikası’na layık görülmemizden, enerjisinin tamamını güneş enerjisinden sağlayan Türkiye’nin ilk okulundan, EÇEV ile gerçekleştirdiğimiz sürdürülebilirlik workshop’undan ve SOCAR Türkiye Gönüllüleri’nin çalışmalarından da söz etti.
Son olarak sürdürülebilirlikte açık iletişimin rolünü vurgulayan Yusifov, raporlama çalışmalarımızda etkin şekilde kullandığımız ve şeffaflığı teşvik eden standartları anlattı. Bunlar; firmaların ekonomi, çevre ve insanlar üzerine olan etkilerini anlamalarını ve bunun üzerine raporlama yapmalarını sağlayan GRI Standartları, Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu’nun şirketlerin yatırımcılara iklim ve sürdürülebilirlik alanlarında iletişim kurabilmesi adına tasarladığı IFRS S1 ve S2 standartları ve şirketlerin raporlaması gereken sosyal ve çevresel bilgilere ilişkin kuralları modernleştiren AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi. Ayrıca SOCAR Türkiye olarak hazırladığımız Sürdürülebilirlik Raporlarımızın GRI Standartları’na uygunluğunu ve raporlama faaliyetlerimizin tüm birim ve süreçlerimizin entegre çalışmalarıyla gerçekleştiğini ifade etti.
Panelde söz alan SOCAR Türkiye Ar-Ge Genel Müdürü Bilal Guliyev; SOCAR Türkiye Ar-Ge’nin, SOCAR’ın küresel stratejileri doğrultusunda enerji dönüşümü, hidrojen teknolojileri ve döngüsel ekonomi temellerine odaklanarak katalizör ve süreç teknolojileri geliştirdiğini anlattı. Ayrıca sürdürülebilir bir gelecek için karbon ayak izini en aza indirme taahhüdünü yerine getirmek üzere dikkat çekici projeler yürütüldüğünün altını çizdi. CO2FOKUS Projesi ile endüstriyel karbondioksiti, yüksek katma değerli bir gaz olan dimetil etere (DME) dönüştürme çalışmalarımızdan bahsetti. Bu projeyle dimetil eter teknolojisini kullanarak alternatif, karbon nötr, çevre dostu yakıtlar, kimyasallar ve enerji taşıyıcılarına yönelik sürekli artan talebi karşılarken, yenilenemez kaynaklara olan bağımlılığın azaltılmasına katkıda bulunduğumuzu anlattı.
Guliyev ayrıca Yeşil Mutabakat ilkelerine uygun olarak endüstriyel karbon ayak izinin azaltılması, temiz çevre oluşumu ve endüstride yatırım operasyonlarının finansal maliyetlerine pozitif etki yapacak bilimsel ve teknolojik yenilikleri kapsayan biyoyakıt projemizden de söz etti. SOCAR Türkiye Ar-Ge tarafından geliştirilen bu teknoloji ile deniz suyunda büyüyebilen mikroalglerin biyoyakıta dönüştürülmesini amaçlıyoruz. ODTÜ iş birliği ile geliştirdiğimiz “Atık Poliolefinlerden Rafineri ve Petrokimya Girdisine Uygun Hammadde Geliştirilmesi” Projesi’ne de değinen Guliyev, kimyasal ileri dönüşüm teknolojisine öncülük etmeye hazırlandığımızı vurguladı.
Paneldeki bir diğer konuşmacımız olan SOCAR Türkiye Kurumsal Strateji Grup Direktörü Sultan Garayev, rafineri ve petrokimya sektöründe enerji dönüşümünün etkilerinden bahsetti. Enerji dönüşümünün rafineri ve petrokimya üzerindeki dönüştürücü etkisini anlatan Garayev, sürdürülebilirliği destekleyen yeni rafinasyon yöntemleri ve dijitalleşme gibi teknolojik yeniliklerin endüstriye katkılarından söz etti. Strateji belirleme çalışmalarını sürdürülebilirlik odaklı gerçekleştirmenin stratejik kararlar ve uzun vadeli başarı için itici bir güç olduğunu ifade eden Garayev, aciliyet taşıyan ekonomik sürdürülebilirlik için yatırım önceliklerinin düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Son olarak dönüşümü etkili bir şekilde yönlendirmek için sektör çapında iş birliği ve ortaklıkların önemine değinen Sultan Garayev, sektörde yaşanan değişiklikler karşısında dayanıklılık ve uyum ihtiyacının altını çizdi.
Panelde söz alan bir diğer konuşmacı ise İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Ebru Dildar Edin oldu. Dildar, net sıfır emisyon hedefine giderken döngüsel ekonominin öneminden bahsetti.